Neden oyun sektörüne ilgi duymuyorum

Türkiye’de biraz aklı olan her girişimci & yatırımcı oyun sektörüyle ciddi ciddi ilgilenmeyi aklında geçirir. Ne de olsa geçtiğimiz günler içinde Peak, Gram, Rollic gibi başarılı exit’ler oldu; ve yüklü miktarda VC parası halihazırda bu alana akmakta. Tüm bu akış, Türkiye’de iyi bir yetenek havuzunun varlığının ve iştahlı yatırımcıların olduğunun göstergeleri. Dolayısıyla ün var, şeker var, helva yapalım, değil mi?

Bence değil… Sebebi de, yaratılan değerin kalıcı olmadığına inanmamdan.
Oyun işi içerik işi gibi; “Disney” olmadığınız sürece karlı işler yaratabilirsiniz, ama o iş kısa bir süre sonra yerini başkalarına bırakacağı aşikar.

Network üstünden oynanan, platform gibi eskimeyecek oyunlar oluşturma rüyaları çok uzun zamanlardır var; bu vizyonerlerin başında da Stewart Butterfield geliyor. Ama adam her iki denemesinde de yarısında durup “pivot” etmek zorunda kaldı, ve birinde Flickr, diğerinde Slack’ı ortaya çıkartıp sattı. Belki üçüncü denemesi (yaparsa o da!) olur :)

“Emre sen sosyal alanda Grou.ps’u yaptın, sosyal ağ işi de oyun işi gibi değil mi“ diyebilirsiniz. Hayır değil. Çünkü:

1) Sosyal ağ işleri “data is the new oil” işlerinden.
2) Bizim yaptığımız sosyal ağların da en kalıcı alanlarından birindeydi. Halihazırda Facebook Groups tarafından domine edilen bu alan, biraz Wix tadında olacaktı, ancak yatırımcıları ikna edemedim.

Dolayısıyla… Bakmaya devam. :)